heyecanlan(dır)mak, coş(tur)mak, kendinden geç(ir)mek, büyülemek, meftun etmek. to get carried away
by sth: (öfkeden/heyecandan) kendini tutamamak, (iş) çığırından çıkmak, tepesi atmak, kan beynine çıkmak. I got carried away: Tepem attı/kendimi tutamadım. Don't get carried away: Kendine gel! İtidalini kaybetme! Sakin ol!
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition